Elektrikli araçlar çare mi?
Küresel Isınma’nın etkilerini giderek artan doğal felaketlerle deneyimlemeye başladık. Devletler ve devlet üstü kurumlar Küresel Isınma’nın temel sebebi olan karbon emisyonunu azaltmak ve nihai olarak sıfıra indirgemek için hedefler ortaya koydu. Son olarak Avrupa Birliği’nin duyurduğu 2050 ‘sıfır emisyon’ hedefi, ulaşımda dizel ve benzin yakıtlarının kullanılamayacağını öngörüyor. Peki içten yanmalı motorların geleceği ne olacak? Elektrikli araçlar lanse edildiği gibi tek çare mi? Dünyanın en büyük alternatif yakıt sistemleri devi BRC’nin Türkiye CEO’su Kadir Örücü, elektrikli araçların problemlerini ve onlara alternatif olabilecek seçenekleri sıraladı. Yaz ayını yaşadığımız Kuzey Yarımküre’de yaşanan sel felaketleri, mevsim normallerin çok üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle yaşanan kuraklık ve orman yangınları Küresel Isınma’nın tetiklediği çevre felaketleri olarak görülüyor.
Küresel Isınma’yı tetikleyen karbon salımı değerlerini düşürmek için adımlar atan devletler ve devlet üstü kurumlar ulaşımdan enerji üretimine birçok alanda emisyon değerlerini düşürmek için yeni kısıtlamalar devreye sokuyor. Enerji üretiminde büyük ölçüde yenilebilir kaynaklara geçiş mümkünken, ulaşımda emisyon değerlerini düşürmek için ortaya konulan alternatifler yetersiz kalıyor. Dünyanın en büyük alternatif yakıt sistemleri üreticisi BRC’nin Türkiye CEO’su Kadir Örücü, içten yanmalı motor teknolojilerinin geleceğini ve elektrikli araçlara alternatif olabilecek seçenekleri sıraladı.
Karbon salımı değerlerinin acilen düşürülmesi gerektiğini vurgulayan Kadir Örücü, “Günümüzde yaşadığımız doğal felaketlerin kaynağı Küresel Isınma. Küresel Isınma’nın belirli ölçüde durdurulmasının tek çözümü de karbon salımı değerlerinin azaltılmasından geçiyor. Avrupa Birliği, İngiltere ve Japonya’nın öncülük ettiği yeni karbon emisyon hedefleri, karbon salımının düşürülmesi ve Küresel Isınma’nın geriletilmesi için önemli adımlar. Ancak bunun nasıl yapılacağı önemli bir tartışma konusu. İngiltere’nin ortaya attığı ‘Yeşil Plan’ enerji üretiminde akılcı çözümler ortaya koysa da ulaşımda hangi çözümlerin ortaya konulacağı, içten yanmalı motor teknolojilerinin nasıl bir anda terk edileceği gibi sorunlar halen geçerliliğini koruyor” diye konuştu.
Elektrikli araçların batarya teknolojilerini sorgulayan BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Cep telefonlarımızda, dizüstü bilgisayarlarımızda kullandığımız lityum bataryalar, elektrikli araçlarda da kullanılıyor. Diğer batarya teknolojilerinde geri dönüşüm mümkünken, lityum-ion bataryalarda geri dönüşüm yüzde 5 civarında gerçekleşiyor. Birmingham Üniversitesi’nde elektrikli araçlar için batarya teknolojileri üzerinde çalışan ekibin lideri Paul Anderson yakın tarihte İngiliz basın kuruluşu BBC’ye verdiği demeçte lityum bataryaların oldukça zehirli olduğu bu nedenle geri dönüşümünün büyük maliyetlerle gerçekleştiğini belirtmişti. Elektronik cihazlarımızın görece daha küçük ve geri dönüşüm maliyeti çok yüksek olan kullanılmış lityum bataryaları çöp olarak Afrika ülkelerine gönderiliyor. Elektrikli araçların kullandığı lityum bataryalar çok daha ağır. Ortalama bir elektrikli aracın 70 kilo lityum barındırdığını ve bu bataryaların 2-3 yıl ömrünün olduğunu düşünürseniz, elektrikli araçların doğa için barındırdığı tehlikenin farkına varabilirsiniz” ifadelerini kullandı.
Dünya çapında otomotiv üreticilerinin batarya teknolojileri ve lityum bataryaların geri dönüşümü için ciddi miktarda yatırımı Ar-Ge çalışmalarına harcadığını söyleyen Örücü, “Nissan’ın lityum bataryaların dönüşümü yönünde ciddi araştırmaları bulunuyor. Renault ve Volkswagen gibi Avrupalı üreticiler ise lityum bataryaların yerini alabilecek yeni batarya teknolojilerinin üzerinde duruyor. Hızlı şarj olabilecek, daha hafif ve daha uzun menzili karşılayabilecek bataryalar için büyük bir yarış var. Ancak henüz sonuç görünmüyor” dedi.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin elektrikli araçlar için altyapı çalışmalarına başladığını, AB’nin bu konuda teşvik dağıttığını belirten Kadir Örücü, “Avrupa Birliği ülkelerinde elektrikli araçların şarj olabilmesi için altyapı çalışmaları başladı. Ancak dünyanın geri kalanında bu denli masraflı ve ülke çapında gerçekleşecek, karmaşık bir altyapıyı kuracak ülke sayısı ne yazık ki çok az. Teknolojiyi geriden takip eden gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde elektrikli araçların nasıl yaygınlaşacağı şüphesini koruyor. Günümüzdeki eğilimlere bakarak, otomotiv üreticilerinin gelişmiş ülkeler için ayrı, diğer ülkeler için ayrı araçlar üreteceğini öngörüyoruz. Bu durum yalnızca gelişmiş olan ülkelerdeki karbon salımı seviyelerini düşürecek, dünya nüfusunun çoğunluğunun barındığı ülkelerde kirletici yakıtlar kullanılmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.
Biyolojik yakıtların giderek geliştiğini, atıklardan uzun yıllardır metan gazı elde edildiğini hatırlatan Kadir Örücü, “Biodizel yakıtına benzer bir süreçle elde edilen BioLPG, geleceğin yakıtı olabilir. Üretiminde atık palm yağı, mısır yağı, soya yağı gibi bitkisel temelli yağlar kullanılabilirken ayrıca biyolojik atık olarak görülen, atık balık ve hayvan yağları, gıda üretiminde atık haline dönüşen yan ürünlerden de faydalanılan BioLPG hali hazırda İngiltere, Hollanda, Polonya, İspanya ve ABD’de üretilip kullanıma sunuluyor. Hem atıklardan üretilmesi hem de üretim maliyetlerinin düşük olması BioLPG’yi anlamlı kılıyor” dedi.
Elektrikli araçlar için batarya teknolojisinin beklendiğini ve içten yanmalı motorların bir anda terk edilemeyeceğinin altını çizen Kadir Örücü, “Elektrikli araçlar için daha uzun mesafeleri kat etmelerini sağlayacak daha çevreci batarya teknolojilerinin bulunması, yaygınlaşmaları için büyük önem arz ediyor. Öte yandan içten yanmalı motorlara bir anda ‘elveda’ dememiz mümkün değil. Gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı zayıflığı, elektrikli araçların ucuz bir teknoloji geliştirilene kadar pahalı olması da denkleme kattığımızda, LPG en akılcı seçenek olacaktır. Küresel Isınma’nın etkilerini durdurmak için önlemler aldığımız süreçte LPG içten yanmalı motora sahip araçlar ortadan kalkıncaya dek varlığını sürdürecektir” diyerek sözlerini sonlandırdı.
LPG Gerçekleri; Çoğu hidrokarbon yakıtlara göre LPG’nin karbon-hidrojen oranı düşüktür. Dolayısıyla ürettiği birim enerji başına çok daha az karbondioksit (CO2) açığa çıkar; LPG değişik oranlarda bütan ve propan gazlarının karışımıdır. Karışım oranına göre farklılık gösterse de tüm diğer hidrokarbon yakıtlara (doğal gaz, benzin, dizel vs.) göre kilogram başına daha fazla enerji üretir. Kalorifik değeri yüksek; Birleşmiş Milletler Uluslararası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre, karbondioksitin (CO2) küresel ısınma potansiyeli (GWP) faktörü, yani sera gazı etkisi 1 iken, doğalgazın ki (metan) 25, LPG’ninki 0. ; Hava kirliliği ve insan sağlığı açısından en önemli kirleticiler katı parçacıklar (PM) ve azot oksitlerdir (NOx). Avrupa Birliği ülkelerinde PM’den kaynaklanan sağlık harcamalarının ton başına 75.000 Euro, NOx’den kaynaklananın ise 12.000 Euro olduğu hesaplanmakta.; Katı parçacıklar, oluşan hava kirliliğinin Avrupa Birliği ülkelerinde her insanın hayatını ortalama 8 ila 6 ay azalttığı tahmin edilmektedir. Ayrıca açık ateşlerin neden olduğu solunum yolları sorunlarının dünyada yılda 1,5 milyon insanın hayatına mâl olduğu tespit edilmektede; LPG’nin katı parçacıklar (PM) salınımı odun ve kömürden 25-35 defa, dizelden 10 defa, benzinden yüzde 30 daha az.; Otomotiv yakıtları arasında azot oksitler (NOx) salınımı en düşük yakıt LPG otogazdır. LPG’li bir araç kilometre başına doğal gazlı bir araca göre yüzde 50, benzinli bir araca göre yüzde 75, dizel araca göre yüzde 200 daha az NOx üretmekte.; Avrupa Birliği’nde 1000 kilometre başına salınan zararlı maddelerden kaynaklanan sağlık harcamaları dikkate alındığında LPG otogaz, benzinden yüzde 70, dizelden yüzde 700 daha az sağlık harcaması sağlar.; Avrupa Birliği ülkelerinde 2020 yılı için konulmuş hedefe göre, otomotiv yakıtları içinde LPG otogazın günümüzde yüzde 2 olan payının yüzde 10’a çıkarılması öngörülmekte. Günümüzde ülkemizde LPG otogaz otomotiv yakıtları arasında %12’lik bir paya erişmiştir. Bu açıdan Türkiye, Avrupa Birliği’nin 2020 hedefini şimdiden yakaladı ve geçti. Ülkemizde yaklaşık 5 milyon araç LPG otogaz kullanmakta. Bu suretle her yıl yaklaşık 2 milyon ton daha az CO2 salınımı gerçekleşmekte. | 10 Eylül 2021 : 11.00